SALGIN DÖNEMİNDE DÜNYA EKONOMİSİ VE TÜRKİYE’NİN MAKROEKONOMİK DENGELERİ WEBİNARI DÜZENLENDİ

24 Eyl 2020 İlgili Dosya
SALGIN DÖNEMİNDE DÜNYA EKONOMİSİ VE TÜRKİYE’NİN MAKROEKONOMİK DENGELERİ WEBİNARI DÜZENLENDİ

TÜSİAD’ın “Salgın Döneminde Dünya Ekonomisi ve Türkiye’nin Makroekonomik Dengeleri” başlıklı webinarı, Uluslararası Finans Enstitüsü (IIF) Baş Ekonomisti Robin Brooks’un katılımıyla, 24 Eylül Perşembe günü düzenlendi.

Etkinliğin açılış konuşmalarını TÜSİAD Ekonomi ve Finans Yuvarlak Masa Başkanı Barış Oran ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Simone Kaslowski yaptı.

Toplantı kapsamında TÜSİAD Baş Ekonomisti Zümrüt İmamoğlu’nun moderasyonunda, Bilkent Üniversitesi’nden Hakan Kara, BETAM Direktörü Seyfettin Gürsel ve Kadir Has Üniversitesi’nden Soli Özel’in katılımcı olduğu, ekonomi ve dış politikada gelişmelerin ele alındığı panel gerçekleştirildi.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Simone Kaslowski’nin açılış konuşmasından satır başları:

* “Önümüzdeki dönemde Türkiye hem kamuda hem de özel sektörde önemli ölçüde dış borcunu çevirme ihtiyacında. Bu nedenle ülkemize sermaye girişlerini tekrar başlatacak adımların en kısa zamanda atılması gerekiyor.

Merkez Bankamızın son dönemde attığı adımlar, bilhassa atılan son adım olumlu olmakla beraber, umarız piyasa güvenini tam olarak sağlamak için istikrarlı bir şekilde bu yönde atılacak diğer adımlar ile desteklenir. “

* “En kısa zamanda TL’ye güveni yeniden tesis edecek, normalleşmeyi sağlayacak politikalara ihtiyaç var. Salgın nedeniyle uygulamaya konulmuş olan ve serbest piyasa ilkeleriyle çelişen genel uygulama olarak temettü dağıtımı kısıtlamaları, ek gümrük vergileri gibi geçici düzenlemelerden vazgeçilmeli. Bilimle uyumlu, piyasa ile barışık politikalara geçiş yapmalıyız. Bu adımlar ekonomimizdeki tüm sorunları çözmeyecek ancak kısa vadede ekonomik dengelerimiz üzerinde oluşan olumsuz algıları bir nebze olsun dağıtacaktır.”

*“Salgın döneminde yaşanan istihdam kayıplarının telafisi ve istikrarlı büyüme için ülkemizin yeni yatırımlara ihtiyacı vardır. Türkiye açık bir ekonomi ve serbest piyasa kurallarının öngörülebilir ve şeffaf bir şekilde uygulandığı bir pazar olma özelliğini koruduğu ölçüde dışarıdan doğrudan yatırımları çekebilecektir. Cari dengede bozulma yaratmayan bir büyüme ancak uzun vadeli finansmanın ülkeye aktığı ve verimlilik artırıcı reformların uygulandığı, ekonomik istikrarı gözeten bir program dahilinde mümkündür.”

* “Önümüzdeki dönemde hem yurt dışından kaynak akışını tekrar başlatmalı hem de kaynakları doğru alanlara yönlendirmeliyiz. Bunun için piyasada adil rekabetin sağlanması, düzenleme ve denetlemenin bağımsızca ve serbest piyasa ilkeleri doğrultusunda uygulanması gerekmektedir. Kamunun son zamanlarda özel sektörün halihazırda aktif olduğu alanlarda ağırlığını artırması ve bu piyasalarda aynı zamanda kural koyucu olması adil rekabet ortamını bozmaktadır. Bir oyunda nasıl ki hem hakem hem de oyuncu olmak doğru değilse, kamunun da özel sektörün tabi olduğu kurallardan muaf bir şekilde aynı piyasada yer alması hakkaniyetli değildir.”

* “Son zamanlarda maalesef mülkiyet haklarını ihlal edecek türde bazı açıklamaların farklı siyasi partilerce dile getirildiğine şahit oluyoruz. Türkiye hür teşebbüs ve mülkiyet haklarının garanti altında olduğu bir ülkedir. Herhangi bir özel şirketin mülkiyet haklarını çiğneyecek bir şekilde kamulaştırılması asla söz konusu olmamalıdır. Haksızlıklarla mücadele edilmek isteniliyorsa izlenecek yol hukuk kuralları içerisinde olmalıdır.

Gümrük Birliği modernizasyonu ve Avrupa Birliği süreçlerinin önemli bir konusu olan kamu alımlarında; Kamu İhale Kanununun defalarca değiştirildiği ve giderek daha fazla alanda istisnaların tanınmış olduğu bilinen bir gerçektir. Kamunun kaynaklarının en verimli şekilde kullanılması için bu kanunun yeniden AB standartlarına yaklaştırılması, istisnaların azaltılması ve denge-denetim mekanizmalarının güçlendirilmesi önemli bir ihtiyaçtır.”

* “Tedarik zincirleri yeniden şekillenirken artık sadece en ucuz fiyata değil, en güvenilir ülkeye bakılıyor. Güvenilirlik bugün maliyetin önüne geçmiş durumda. Güvenilir ülke nasıl olunur? En başta hukukun üstünlüğü ile.

  • Yargının bağımsız ve tarafsız olduğu güvenilir bir hukuk sistemine sahip olmakla.
  • Uluslararası hukuka uymakla
  • Adil rekabetin sağlandığı, düzenleme ve denetimin siyasetten bağımsız yapıldığı ve kuralların istisnasız tüm oyunculara uygulandığı bir piyasa ekonomisi olmakla
  • Finansal istikrara sahip olmakla
  • İyi bir sanayi alt yapısına sahip olmakla
  • Nitelikli mesleki eğitim almış yetkin işgücüne sahip olmakla
  • Fikri mülkiyet haklarının güvence altında olduğu bir ülke olmakla
  • Temel hak ve özgürlüklerin güvence altında olduğu bir ülke olmakla
  • Sürdürülebilir ve çevreye duyarlı büyümeyi benimsemekle”