TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ TOPLANTISI ANKARA’DA DÜZENLENDİ

07 Ara 2018 İlgili Dosya
TÜSİAD YÜKSEK İSTİŞARE KONSEYİ TOPLANTISI ANKARA’DA DÜZENLENDİ

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Toplantısı 7 Aralık Cuma günü, Ankara’da CerModern’de düzenlendi.

Toplantıya Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk onur konuğu ve konuşmacısı olarak katıldı. Toplantının açılış konuşmalarını TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan ve TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik gerçekleştirdi.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Tuncay Özilhan konuşmasında şu konulara değindi:

“Mayıs ayından sonra baş gösteren bu krizin temelinde daha önce yapılmış bazı hataların ekonominin temellerini aşındırmış olması yatıyor. Bunun yanısıra krizi tetikleyen ve ağırlaştıran ekonomi dışı nedenler de oldu. Aslında bu durum, tüm krizler için geçerlidir. Dünyadaki krizlerin tarihi, neredeyse her seferinde krizleri tetikleyen faktörün siyaset kaynaklı olduğunu gösterir. Ama siyasi olaylar her durumda ekonomik krize yol açmaz. Ekonomik temelleri sağlam, kamu bütçesi ve ödemeler dengesi açık vermeyen, bankacılık sektörü güçlü, denetim ve gözetimin iyi yapıldığı, merkez bankası ve diğer düzenleyici ve denetleyici kurumları özerk, kamu ve özel sektörde borçluluk oranları düşük olan ekonomiler krizlere dayanıklıdır. Bu ekonomiler, siyasetteki her türlü çalkantıları, dünya piyasalarındaki daralmaları, hatta kurulan komploları bile ufak tefek hasarlarla atlatırlar; kısa sürede toparlayıp yollarına devam ederler.”

“Orta vadede muhtemelen bizi bugünkünden daha sıkıntılı günler bekliyor. Şirketler son 10 senedir kıymetli TL ve bol uluslararası finansmana dayalı bir model içinde idi. Bu şirketler şimdi zor durumda. Geçmişteki bir takım yanlış kararların bedeli ödeniyor. Konkordato ilan eden şirketlere her gün bir yenisi ekleniyor. Moraller bozuluyor. Reel sektör, yüksek enflasyon ve TL’deki dalgalanma nedeniyle önünü göremiyor. Yüksek faiz oranları kredi kullanımını sınırlıyor. Eğer iflaslar başlarsa, durum daha da kötüye gider. Dalga dalga KOBİ’lere, esnafa ve vatandaşa yayılır. İşsizlik bugünkü seviyelerinin üstüne çıkar. Yüksek işsizlik ve enflasyon halkın satın alma gücünü düşürür. Düşen talep şirketler kesimini daha da zora sokar. Bankaların bilançolarında sorunlu alacaklar artar ve kredi kapasitesi hepten daralır. Bu ihtimalin önüne geçilmesi için finans sektörünün doğru araçlarla desteklenmesi mutlaka gündeme alınmalı.”

“Türkiye’nin batı dünyası ile ilişkileri geliştikçe, sadece ekonomik istikrar değil, çoğulcu demokrasi, hukuk devleti, ifade özgürlüğü ve toplumsal kalkınma hedeflerine ulaşmak da kolaylaşmaktadır. Toplumsal kalkınma hedefleri deyince, kadın-erkek eşitliğine özel vurgu yapmak gerekiyor. Siyasi partilerimiz Mart ayında yapılacak seçimler için adaylarını açıklamaya başladılar. Üzülerek görüyoruz ki, bu seçimde de seçilebilecek yerlerin ezici çoğunluğunda erkek adaylar var. Kadın-erkek eşitliğinin sağlanması, kadınlara fırsat eşitliğinin sağlanmasıdır.”

Tuncay Özilhan konuşmasında bürokrasi, eğitim sistemi ve toplumsal cinsiyet eşitsizliğindeki sorunlara da dikkat çekerek reform çağrısında bulundu.

TÜSİAD Yönetim Kurulu Erol Bilecik ise konuşmasında şu konulara değindi:

“Türkiye, dünya için çok önemli bir ülkedir. Demokratik, laik, sosyal hukuk devletine sahip ve serbest piyasa ekonomisini kabul etmiş bir ülke olarak Türkiye, küresel ölçekte vazgeçilmez bir bölgesel güçtür.

  • Türkiye, genç nüfusu ile hızla gelişme, dünya ile ekonomik ve kültürel bütünleşmesini sürdürme potansiyeli çok yüksek bir ülkedir.
  • Biz inanıyoruz ki sahip olduğumuz coğrafi, tarihi ve siyasi güçle; demokratik, insan haklarına saygılı, uzlaşma içinde yaşayan, teknoloji üreten, yarınlara hazır, eğitimli genç nüfusumuzla, yeni başarı hikâyeleri yazabiliriz.”

“Bizim hedefimiz, kurallara dayalı küresel liberal demokratik bir düzene entegre olmaktır. Bunun politika düzeyinde somut karşılığı ise AB üyelik sürecimiz ve transatlantik çerçevede ABD ile iyi ilişkilerdir. Türk-Amerikan ilişkileri konusunda son dönemde önemli gelişmeler kaydettik. Trump yönetiminin İran’a uyguladığı yaptırımlar konusunda Türkiye’ye muafiyet tanıması, şüphesiz son derece önemli bir karardır. Türkiye’nin en önemli müttefiklerinden biri olan ABD ile ilişkilerin onarılması en başta ekonomik çıkarlarımız açısından önem taşıyor. Unutmayalım ki ülkeler arası dostluk ve düşmanlıklar geçici, çıkarlar ise daimidir. Bu nedenle aradaki diğer anlaşmazlıklar da sağduyulu diplomasi ile bir an evvel çözüme kavuşturulmalıdır.”

“TÜSİAD için Türkiye’nin AB üyeliği vazgeçilmez bir hedeftir. AB sürecinde olmamız ekonomi, teknoloji, diplomasi, demokrasi ve hukuk alanlarında ülkemize, 2023 hedeflerimize çok şey kazandırdı.

Bizim AB üyeliğinden anladığımız;

  • Kurallara dayalı liberal demokratik bir düzen, öngörülebilir bir hukuk zemini, istikrarlı ve açık bir piyasa ekonomisi, sosyal refah ve maceracı olmayan bir dış politikadır.
  • AB üyeliği, küreselleşme sürecinde bölgesel bir cazibe merkezi olmamız için müthiş bir olanaktır. AB üyesi bir Türkiye, Avrupa Birliği için de etki alanının ve dönüştürücü gücünün dünya haritasında genişlemesi demektir.
  • Türkiye’nin AB üyeliği, tam anlamıyla bir kazan-kazan durumudur.”

"Ekonomimizin bugünkü hale gelmesinde elbette küresel gelişmelerin de payı vardır. Ama önce iğneyi kendimize, sonra çuvaldızı başkalarına batırmakta fayda var. Türkiye’nin ekonomik durumunu değerlendirirken, gerçekçi olmak zorundayız.

  • Bugün nakit sıkışıklığı her sektörde hissediliyor.
  • Finansmana erişim eskisi kadar rahat ve ucuz değil.
  • Ağustos ayında başlayan kredi daralması tüm hızıyla devam ediyor.
  • Mart ayı ile kıyaslandığında faizler 11 puan, kur ise %40 yükseldi.
  • Hem şirketlerimiz, hem tüketiciler bu kur ve faiz yükü altında eziliyorlar.
  • Kobiler için sorunlar katlanarak çoğalıyor.
  • Talepte ciddi bir düşme var.
  • Ve son 9 yıldır kesintisiz büyüyen ekonomimiz ‘maalesef’ artık küçülüyor.

Bir an evvel banka bilançolarındaki hasarın tespit edilmesi, stres testlerinin yapılması ve geri dönmeyen alacakların bilançolardan temizlenmesi için gerekli çalışmaların yapılması gerekiyor. Kredi daralması bitmeden, bu krizin bitmeyeceğini hepimizin kabullenmesi gerekir.

Ekonominin kuralları bellidir. Türkiye’nin ekonomik istikrarı, pamuk ipliğine bağlanamaz. Ekonomimizin çıpaya ihtiyacı vardır. Bu çıpa, güçlü kurumlar ve kural temelli politika yapımıdır. Kurallar herkes için ne kadar açık ve eşit olursa, siyasetten ne kadar uzak olursa, belirsizlik o kadar azalır, ekonomi o kadar istikrarlı olur. Keyfi uygulamalar, piyasa dengesine zarar verir. Bu nedenle daima, sorunları çözmeye çalışırken aceleyle alınan geçici tedbirlerden ziyade uzun vadeli dengeyi gözeten politikaları tercih etmeliyiz.”

Ekonominin sadece ekonomik reformlarla güçlendirilemeyeceğini belirten Erol Bilecik, ekonomiyi güçlendirmenin yolunun en başta şeffaf, uzlaşmacı, adil ve demokratik bir toplum olmaktan geçtiğini belirterek, ekonomik reformlarla eşzamanlı olarak demokratik açılımların ifade ve basın özgürlüğünün sağlanması ve özgürlük alanlarının genişletilmesinin önemine dikkat çekti.