Simone Kaslowski Dünya Gazetesi Söyleşisi

27 Mar 2020
Simone Kaslowski Dünya Gazetesi Söyleşisi

Tüsiad başkanı covid-19 salgını kapsamında ekonomide yaşanan gelişmeleri dünya gazetesine değerlendirdi:

Türk Sanayicileri ve İş İnsanları (TÜSİAD) Başkanı Simone Kaslowski, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanan Ekonomik İstikrar Paketi başta olmak üzere, COVİD-19 salgını ile yaşanan ekonomik ve sosyal gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Açıklanan paketi bir başlangıç olarak görmek lazım diyen Kaslowski, “Yurt dışı talep de özellikle Avrupa olmak üzere orada alınan önlemler nedeniyle durma noktasına artık yaklaşıyor. Dolayısıyla, tek bir paketin tek başına çözüm ya da çare olması mümkün değil. Bunu bir süreç yönetimi olarak görmek lazım. Pek çok ülke de açıkladıkları paketleri sürekli güncelliyor, destek miktarını artırıyor” dedi.

Kaslowski, “İlk öncelik istihdamı korumak olmalı. İnsanlar zaten hem kendilerinin hem sevdiklerinin sağlıkları konusunda fazlasıyla endişe duyuyorlar. Bir de işimi kaybeder miyim, geçimimi nasıl sağlarım korkusu yaşamamalı” diye konuştu. Kaslowski şöyle konuştu:

“Ama şunu da belirteyim hem ekonomik tedbirlerde hem de sağlıkla ilgili tedbirlerde önden gitmek yani mümkün olan en sıkı tedbirleri en erken zamanda almak tercih edilmeli. Bu yol ilk bakışta maliyetli gözükebilir ama gecikmenin maliyeti hem insani hem de ekonomik boyutlarda çok daha vahim noktalara gidebiliyor. İtalya, İspanya gibi örnekler iyi bir ders niteliği taşıyor bu açıdan. Erken tedbir almak hayat kurtarır.

Salgının yayılım hızını azaltmak için başta daha az tedbir varken….

Gerektiğinde yeni paketler gündeme gelebileceği de ifade edildi. Çünkü tüm ülkelerde sürecin seyrine göre sürekli farklı tedbirler alınma ihtiyacı doğuyor. Ülkemiz de farklı değil. Henüz 15 gün önce sadece tek bir vakadan bahsederken şimdi binlercesinden bahsediyoruz. Salgının yayılım hızını azaltmak için başta daha az tedbir varken şimdi çok daha fazlası devreye girmeye başladı. En önemlisi insanlar da meselenin ne kadar ciddi olduğunu daha iyi görmeye başladı. Dolayısıyla daha fazla insan evde kalmaya çalışıyor.

Hane halkına transfer gündeme gelebilir

“Bu süreçte üretimin ya da hizmetin durması sebebiyle gelir elde edemeyen işletmelerde, ki bunlar sizin de saydığınız, esnaf, kuaför, perakende mağazaları, KOBİ’ler, hatta bir süre sonra büyük işletmelerde işverenin bu yükü tek başına kaldırabilmesi mümkün değil. Bu nedenle pek çok ülkede devlet olumsuz etkilenen sektörlerde ücretin belli bir bölümünü karşılıyor. İngiltere bu krizde %80’inini karşılayacağını açıkladı.

Hollanda’da, Danimarka’da benzer uygulamalar var. Bizde de kısa çalışma ödeneği var. Bu uygulamadan yararlanma şartlarında bazı kolaylıklar yapıldı, ihtiyaca göre daha geniş bir kesimin yararlanması yönünde güncellenmesi de değerlendirilebilir. Ayrıca maalesef ülkemizde bu teşviklerden yararlanamayacak konumda olan, önemli ölçüde kayıt dışı ve kendi hesabına çalışan var. Bu kesimler için de gelir kayıplarını telafi edecek mekanizmaların düşünülmesi gerekecektir. Doğrudan hanehalkına transferler de bu bağlamda gündeme gelebilir. Amerika bunu yapıyor, Hong Kong ve G. Kore’de yapıldı. Ayrıca hastalık nedeniyle, ya da pozitif vaka olması şüphesiyle izole edilme amaçlı karantina altına alınan kişilere nakit destekleri verilebiliyor”.

1 SORU 1 YANIT

“Mücbir sebep” halinin kapsamını yeterli buluyor musunuz? Selektif sektörler belirlenerek, bunların dışındaki sektörler için daha geniş anlamda kısıtlayıcı önlemlere (kapatma vb) ihtiyaç olduğunu düşünür müsünüz?

Salgının seyrine göre, bazı ülke örneklerinde de görüldüğü gibi, zorunlu iş alanları hariç çalışma hayatının ve sokağa çıkmanın kısıtlandığı tedbirlere ihtiyaç duyulabilir. New York, Londra, Kaliforniya gibi ekonominin kalbi bölgelerde bu durumun var olduğunu görebiliyoruz. Keza İtalya’nın tamamı, Hindistan’ın yine tamamında belli sektörler haricinde ekonomi durdu. Türkiye’nin de böyle bir senaryoya mutlaka hazırlıklı olması lazım.

Bu sınırlamaya tabi olmayacak iş alanı ve kişilerin, ekonominin çarklarının dönmesine imkan sağlayacak şekilde kamu ve iş dünyasının istişarelerinin sonucunda tespit edilmesi de önemli. Salgının seyri her gün değiştiği için aldığımız önlemlerin yeterli olup olmadığından hiçbir zaman tamamen emin olmamız mümkün değil. Sağlık sistemine yük bindirmeyecek, vahim bir insani tablonun ortaya çıkmasını engelleyecek her tedbiri destekliyoruz.

Elbette bu durumda ekonomiye de daha ciddi destekler verilmesi gerekecektir ve kısa vadede maliyeti artıracaktır. Bu maliyetin hangi kaynaklardan karşılanacağı çok tartışmalı olsa da halen kamu borcu oldukça düşük bir ülkeyiz. Riskler ne kadar büyük olsa da mali disiplin ile insan hayatı arasında bir seçim yapılacağı noktada elbette bu seçim insan hayatı yönünde olmalıdır. Ayrıca bu tedbirler belki Çin’de olduğu gibi normale dönmeyi hızlandırıcı bir rol de oynayabilir. Bu durumda ekonomik maliyet de aslında daha zamana yayılan bir maliyete kıyasla düşük bile olabilir. Mücbir sebep kapsamı belirlenirken bir sektörde ne kadar üretim kaybı olduğu da dikkate alınmalı. Ayrıca bu sektörlerin tedarik zincirlerinin de bu karardan etkileneceği unutulmamalı.

Sürecin dinamik olduğunu unutmamalıyız

Uluslararası kurumların ve yayılım hızını kontrol altında tutabilen ülke örneklerinin bize öğrettikleri ortada. Test sayısının mümkün olduğunca artırılması, pozitif vakaların ve bu kişilerle teması olanların izole edilmesi için gereken altyapının oluşturulması kritik önemde. Toplumun genelinde sosyal mesafenin korunmasını sağlayacak tedbirlerin tümünün sıkı şekilde uygulanması gerekli. Kritik sektörlerde akışın durmaması için gereken tedbirlerin alınması, buralarda çalışanları koruyacak tedbirlerin alınması için de destekler ve kontroller gerekiyor.

Ekonomik anlamda ise parasal desteklerin yanında hukuki alanda da yapılması gerekenler var. Ama belki en önemlisi krizde ödeme zorluğu çekenlere yardımcı olmaya çalışırken sistemin tümüne zarar vermekten de kaçınmak. Bazen aceleyle alınan tedbirler o anda akla gelmeyen başka sorunlar doğurabiliyor. Bunun dinamik bir süreç olduğunu unutmadan, alınacak her kararın muhtemel etkilerini hesaba katarak ve karar sonrası yaşanan gelişmeleri de ilgili birimlerle sıklıkla paylaşarak bu süreci en az hasarla geri bırakmak için hep birlikte çaba sarfetmeliyiz.

TÜSİAD Covid-19 krizine yönelik neler yapıyor?

Salgının ekonomik etkilerine yönelik ülkemizde bir an önce hayata geçirilmesi gerektiğine inandığımız mevzuat değişiklikleri ve desteklerle ilgili önerilerimizi ve diğer ülkelerdeki düzenlemeleri içeren bir görüş belgesi oluşturduk ve Cumhurbaşkanlığına ve ilgili bakanlıklara sunduk. Cumhurbaşkanı tarafından, bakanlıklar ve iş dünyası temsil kuruluşlarının katılımıyla düzenlenen Korona Virüsle Mücadele Eşgüdüm Toplantısı'na katıldık.

Yurt dışı örnekleri takip etmeye devam ediyoruz. Ülkemizde açıklanması gerekecek diğer paketler için görüş ve önerilerimizi dinamik bir süreçle güncelleyerek hem Sayın Cumhurbaşkanı ile hem de ilgili kurumlarla paylaşmaya devam ediyoruz.

TÜSİAD olarak konuyla ilgili bir portal da oluşturduk. Sahadan doğrudan süreci izlemek ve hem arz hem de talep yönündeki aksamaları gidermeye yardımcı destek ve önlemleri tespit etmek amacıyla bu portal üzerinden üyelerimizin görüşlerini topluyoruz. Yine üyelerimizi bu süreçte doğru bilgilendirebilmek için webinar serisi başlattık. Ekonomi, hukuk, çalışma yaşamı gibi alanlarda krizin etkileri ve çözüm yollarını uzmanlarla ele alıyoruz.

İnsanlığın karşılaştığı bu önemli sınavda sorumluluğumuzun bilincinde olarak; küresel gelişmeleri takip etmeyi ve ülkemizin işvereniyle, çalışanıyla ve tüm toplumuyla en az hasarla etkilenmesi için katkımızı sunmayı sürdüreceğiz.