ATAMALARDA LİYAKAT KURUMLARDA KALİTE

03 Eki 2017
ATAMALARDA LİYAKAT KURUMLARDA KALİTE

TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik Hürriyet Gazetesi Ekonomi Müdürü Sefer Levent’le yaptığı söyleşide Türkiye ekonomisinin önceliklerini ve Orta Vadeli Planı değerlendirdi.

TÜSİAD Başkanı Erol Bilecik ile başkan olmasının ardından ikinci kez bir araya geldik.

Sakin ve yapıcı kişiliği ile dikkat çeken Bilecik'in bu tavrı kurumun son aylarda Ankara ile ilişkilerine de yansımış durumda ki 1-2 yıl önceki gerilim yok bugün.

Türkiye gündeminin baş döndürücü bir hızla değiştiğine dikkat çeken Bilecik. "İnşallah biz masadan kalkana kadar gündem değişmez" diyerek başlıyor sorularımızı cevaplamaya...

Büyüme performansımız hayli iyi... TÜSİAD bunun devamının geleceği görüşünde mi? Performansın daha da artması için ne yapılmalı?

Son açıklanan büyüme rakamları ülke olarak hepimizi memnun etti. Fakat büyüme performansı sürdürülebilir, sağlıklı bir kompozisyona sahip olduğu takdirde göz kamaştırır. Kısa vadeli harcamanın ağırlıkta olduğu reçeteler, ekonomiyi bir anda sıçratabilir ama kalıcı olmayabilir ve maliyeti yüksek olabilir. Yılın ilk yansında ekonomiye bir ivme verildi. Şimdi bu kazanılmış zamanı, kalıcı sağlıklı büyümeyi sağlayacak reformları yapmak için kullanmamız gerekiyor. Geçen yılın ilk yansında 4.9 milyar TL fazla veren bütçe dengesi bu yıl 25.2 milyar TL açık verdi. Türkiye ekonomisinin son dönemde en büyük kazanımı mali disiplin oldu. Mali disiplini kaybedeceğimiz bir yola kesinlikle girmemeliyiz.

Sürdürülebilir yüksek büyüme için verimli alanlarda yatırıma ihtiyaç var. Bugün Türkiye'de yatırımlar inşaat alanında yapılıyor. Son bir yıldır makine-teçhizat yatırımları geriliyor. Pek çok talihsiz olay yaşadık ama artık bunları geride bırakmamız ve normalleşmemiz gerekiyor. Güven eksikliğini telafi edemezsek, yatırımcının önüne açık ve net bir yol haritası koyamazsak yüksek büyümeyi sürdüremeyiz.

Ekonomi yönetiminin 1 bağımsız kurumlarca iyi denetlenen ve düzenlenen bir serbest piyasa ekonomisi anlayışına bağlı olması çok önemli. (Ayrıca güveni artırıcı en önemli unsurlardan biri de, kamu kurumlarında liyakatin esas alınmasıdır. Atama ve terfilerde liyakat kıstasının önceliklendirilmesi, politika oluştururken açık, şeffaf ve katılımcı bir anlayışın benimsenmesi kurumlara güveni artıracak, yatırımcıya da güven verecektir.

Kurumların kalitesi 1 özellikle bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kalkınmanın en önemli belirleyicilerinden biri. Büyümenin de ötesinde gerçek anlamda kalkınmak istiyorsak, kurumlan mızı güçlendirmek zorundayız. Sadece ekonomiyle ilgili kurumlarımızdan bahsetmiyorum. Yargı sistemi başta olmak üzere, vergi, eğitim, güvenlik tüm bunlar dahildir. Güçlü ekonomiler, güçlü kurumlar ile inşa edilir.

Atamada liyakat, kurumda kalite' dediniz. Sizce bu konuda eksiklerimiz mi var?

Burada alınması gereken bir hayli yol olduğunu görüyoruz. İpucu toplam büyüme içerisinde, yatırımlardan kaynaklanan büyüme çizgisini vermiş olduğu kaldıracın düşük olmasından kaynaklanıyor. Uzun dönemli güçlü ekonomi güçlü kumrularla inşa edilir.

2 PUANLIK FARK İMAJI ZEDELEMESİN

TÜSİAD Başkan Bilecik, Kurumlar Vergisi’nde bugüne kadar hiçbir sektöre veya endüstriye düşme veya yükseltme yönünde bir düzenleme yapılmadığın tahmin ettiğini söyleyerek şöyle konuştu;

"Simdi finans sektörüne yüzde 20 vergi yüzde 22'ye getirilmiş durumda Özellikle yabancı sermayenin yoğun olduğu bankacılık ve finans sektörüne böyle ayrıcalıklı bir vergi getirilmesi, Türkiye'nin imajını zedeler mi sorusunu akla getiriyor. Böyle bir farklılaşma nedeniyle muhtelif noktalarda çok farklı eleştiriye tabu tutulacağız gibi gözüküyor. Özellikle hükümetimizin finansal kurumlara bakış açısı veya tavrı bir şekilde farklılaşmadığı sürece bunun bir miktar sanki sıkıntısın çekeriz. Banka karlılıklarında önemli değişiklik olmaz. Ancak ortaya konan gerekçede eksiklik olabilir ml diye düşünüyorum. Maalesef üremizin dış finansman bağımlılığı söz konusu Bu finansmanın doğal olarak bir maliyeti vardır. Ayrıca yurt içinde devam eden bir enflasyon yüzdesi söz konusu. Bunları alt alta koyduğumuzda enflasyonun yüzde 10, dışarıdaki finansman maliyetinin yüzde 2-3 olduğunu varsayalım. Yüzde 12-13 gibi bir maliyet ortaya çıkar. Ayrıca bankaların işletme gideri masrafları var. Bunları topladığımız zaman ister istemez yüzde 13-14'ün üzerinde bir maliyet rakamı ortaya çıkmakta. Bu çerçevede bakarsak, enflasyonu yüzde 5'in altına düşüremediğimiz takdirde, faiz oranlan da doğal olarak yüksek kalacaktır."

2021 BÜYÜMESİ İÇİN ÜÇ TEMEL REFORM ŞART

Erol Bilecik, Orta Vadeli Program’da konulan büyüme hedeflerine ilişkin ise şu yorumu yaptı:

“Üç yıllık OVP olmasına rağmen 2018 yılına odaklanmış gibi gözüküyor. Bu ideallere göre 2019 2020 de şekillenmiş vaziyette. Revize edilen milli gelirlere bakılınca önümüzdeki yıllar 5.5, 5.5 devam eden büyüme yüzdesi var. Bunu destekleyecek pek çok unsur ortaya çıkmış durumda pozitif olarak. Ama bu sürdürülebilirlik açısından iş dünyasının asıl beklentisi reformların daha fazla yer aldığı, yatırımcı ihtiyacının daha fazla yukarıya çekilebileceği noktaların da ele alınması henüz OVP içinde bunları yeteri kadar görmüş değiliz. Kamu harcamaları büyüme hedefine endekslenmiş gibi gözüküyor. Ayrıca OVP de dikkat çeken önemli bir konu var. Yüksek teknoloji üretim, işgücü piyasasındaki reformlar ve kurumsal reformlar. Bu üç noktanın gerçekleşmemesi durumunda 2021’e yönelik olarak yüzde 5.5’lik büyüme hedeflerinin gerçekleşmesi pek mümkün gözükmüyor.”

EKİMDE ALMAN VE TÜRK SANAYİCİSİ BULUŞUYOR

Bilecik, Türkiye ve Almanya ilişkilerinde bir süredir geriye gidiş yaşandığını belirterek bir stratejik eylem planı hazırladıklarını kaydetti. İlk olarak, Türk-Alman ilişkilerinde sorun oluşturan en önemli 5'er konunun tespiti ve sorunların çözümlerine yönelik öneriler dizisi üzerinde çalıştıktan m söyleyen Bilecik,

"Diyalog ortamım geliştirecek projeler üzerinde yoğunlaşıyoruz. Berlin'de kurduğumuz Türk ve Alman iş dünyası, akademisyen, sanat dünyası, düşünce kuruluşları ve siyaset temsilcilerinden oluşan Türkiye Değişim Kültürü Girişimi'ni daha etkin kullanmaya yönelik ekimde İstanbul'da bir toplantı düzenliyoruz"

diye konuştu.

BASIN ÖZGÜRLÜĞÜ, TEKNOLOJİ VE EĞİTİM EN ÖNEMLİ GÜNDEM

TÜSİAD üyelerinin en önemli gündem maddeleri üzerine ise Bilecik şunları söyledi:

Basın Özgürlüğü: Bunca yılık demokrasi deneyimimizin ardından maalesef hala ifade ve basın özgürlüğünü belli bir güvenceye kavuşturabilmiş durumda değiliz. Bu özgürlüklerin sınırları Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'nin kararlarıyla gayet net bir şekilde belirlendiği, o kararlar kendi hukukumuzun bir parçası haline geldiği halde, bu konuda uygulamada zaman zaman sorunlarla karşılaşıyoruz. Bunları acilen çözüme kavuşturmamız ve tamamen geride bırakmamız gerektiğine inanıyorum. Demokrasilerde çok seslilik esastır. Tün yargılamalarda üç temel anlayış çok değerlidir:

Masumiyet karinesi esastır,

Tutukluluk istisnadır,

Kanunlar özgürlük lehine yorumlanmalıdır.

Girişimcilik ve Teknoloji / Silicon Valley Network'u: Son dönemde çok heyecan verici bir gelişmeye imza attık. Silikon Vadisi’nde faaliyet gösteren girişimci, yönetici, mühendis, bilim insanı ve yatırımcılarla ilişki ve etkileşimi geliştirmek amacıyla Silicon Valey Network'unu kurduk. Silikon Vadisi Ağı ile, San Francisco bölgesindeki profesyoneller ve girişimciler ile bağlan güçlendirirken, bölgenin girişimcilik alanındaki yüksek birikiminden yararlanmayı ve Sanayi 4.0, STEM, inovasyon, internet ekosistemi. dijitalleşme ve girişimcilik alanlarındaki çalışmalarımıza katkı sağlamayı hedefliyoruz. Ekim ayında Silikon Vadisi Ağı faaliyetlerimizle ilgili olarak San Francisco'ya bir ziyaretimiz olacak. SF'deki önde gelen ABD'li ve Tük profesyonel, girişimci, bilim insanlarının katılacağı bir etkinlik düzenleyeceğiz.

Eğitim: Eğitim alanında, acele ile yapılan ve kamuoyuyla çok yeni paylaşılan reformlar, ülke gündeminde halen tartışmıyorsa, "reform yapma sürecimizi" gözden geçirmemiz gerektiği ortaya çıkıyor.