TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Ümit Boyner'in “Sürdürüle​bilir Turizm” Raporu Tanıtım Toplantısı Açılış Konuşması

Sayın Bakanım, Değerli Konuklar,Saygıdeğer Basın Mensupları,

TÜSİAD adına hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Ülkemizi yakından ilgilendiren konulardauygun bir tartışma zemini hazırlamak, içeriğe derinlik kazandırmak vetopluma bir vizyon sunulmasına katkıda bulunmak, TÜSİAD olarak misyonumuzunönemli bir boyutunu oluşturmaktadır. Geçen sene de 40. kuruluş yıldönümündeTÜSİAD, ülkemizin yakın geleceğinde kritik bir rol oynayacak ve Türkiyeiş dünyasının önemli gündem maddelerini oluşturacak olan konuları irdelemiştir.Bu bağlamda, “sürdürülebilir kalkınma” temasını önümüzdeki dönemin temelbelirleyicisi olacağı öngörüsüyle öncelikli politika alanımız olarak seçtik.

Türkiye’nin sosyal ve ekonomikrefahını artırabilmesi için yılda ortalama %5 ila 6 oranında büyümesi gerekmektedir.Bu bakımdan Türkiye, ekonomik ve sınai kalkınmasını sürdürme noktasındazorlu bir denklemle karşı karşıyadır.  Türkiye bu süreçte, enerjikaynaklarını çeşitlendirmeye, sera gazı emisyonlarını azaltmaya ve eşzamanlıolarak ekonomik büyümeye odaklanmak zorundadır. Bununla beraber, atılmasıgereken adımların sektörleri doğrudan etkileyecek önlemler içereceğide aşikardır. Bu doğrultuda, TÜSİAD olarak gelecek dönem içerisinde,seçilmiş bazı sektörler temelinde sürdürülebilirlik olgusuna/konusunayönelik bir dizi çalışma raporu hazırlamayı hedeflemekteyiz.

İlk çalışmamız olan “SürdürülebilirTurizm” Raporu, TÜSİAD Turizm Çalışma Grubu’nun koordinasyonunda hazırlanmıştır.Çalışmayı hazırlayan TÜSİAD çalışanlarına teşekkür ediyorum.

Sürdürülebilirlik anlayışı TÜSİADüyesi şirketlerimiz tarafından da ciddi şekilde benimsenmekte ve dolayısıylada yakından desteklenmektedir. Vizyon 2050 Türkiye toplantımız başta olmaküzere, bu tema altında gerçekleştirdiğimiz tüm faaliyetlerimiz kendilerininkatkıları ile gerçekleştirilmektedir. Bu nedenle, bizi burada ağırlayanMartı Otel İstanbul’a ve raporumuzun basımına destek olan EczacıbaşıYapı Gereçlerine de teşekkür etmek istiyorum.

Değerli Konuklar,

Dünya Turizm ve Seyahat Konseyiverilerine göre, sektörün ileri-geri bağlantıları ile birlikte 2012 küreselGSYH’nın % 9,1'ini (yaklaşık 6,5 trilyon dolar) oluşturduğu ve yaklaşık260 milyon kişiye istihdam yarattığı tahmin edilmektedir. (Küresel istihdamın% 8’inden fazlası) Bu rakamları temel alacak olursak, turizm sektörününküresel ölçekte yatırımların ve iktisadi gelişimin itici güçlerinden biriolduğunu söyleyebiliriz. Önümüzdeki on yıllık süreç sonunda bu rakamın10 trilyon dolar seviyesine yükselerek küresel GSYH’nın %10’una ulaşacağıve toplamda 356 milyon kişiye istihdam yaratacağı öngörülmektedir.

Turizmin küresel bazda yüksek hızdagelişiminin bir takım çevresel sonuçları da bulunmaktadır. Örneğin, dünyaölçeğinde turizm sektörünün sera gazı salınımlarının yaklaşık %5’inioluşturduğu, olağan seyirde bu oranın 2035’e kadar % 130 civarındaartarak %11,5’e çıkacağı tahmin edilmektedir.  Ayrıca önümüzdekiyirmi yıl içerisinde iklim koşullarında yaşanması beklenen değişikliklerinturizmin seyrini daha da değiştireceği düşünülmektedir. Bu doğrultuda,turizmin çevresel etkilerini asgariye indirmek, doğal kaynakların verimlikullanımını teşvik etmek ve turizm destinasyonları ve şirketlerinin sosyalve ekonomik sürdürülebilirliklerini sağlamak için küresel ve ulusal ölçekte“sürdürülebilir turizm” anlayışı geliştirilmektedir.

Turizm sektörü potansiyeli ile hemgelişmiş, hem de gelişmekte olan ülkelerin ekonomik kalkınmasına büyükkatkı yaparken, aynı zamanda sürdürülebilir kalkınmanın dayandığı ekonomik,sosyal ve çevresel sürdürülebilirlik ilkelerini merkezinde barındırmaktadır.Sürdürülebilirlik anlayışının turizm sektörü tarafından benimsenmemesihalinde ise hızlı nüfus artışı ve tükenen doğal kaynaklar neticesindeorta ve uzun vadede bu gelişmelerden en çok etkilenebilecek sektörlerindenbiri de yine turizmdir. Halihazırda birçok yöre doğal olma özelliğinikaybederken, Türkiye’nin içinde bulunduğu Akdeniz havzası da bu bölgelerinarasında yer almaktadır. Dünya turist gelişlerinin yaklaşık üçte birini,dünya turizm gelirleri ile yatak kapasitesinin ise yaklaşık dörtte birinielinde bulunduran Akdeniz çanağının olağan seyirde önümüzdeki yüzyılsonunda tamamen kirlenmesi beklenmektedir. Dolayısıyla, Akdeniz çanağıçevresinde yer alan gelişmekte olan ülkeler ise bütünsel bir yaklaşımla,ekonomik, sosyal ve çevresel unsurları da içinde bulunduran bir sürdürülebilirlikanlayışını benimsemek durumundadırlar. Ancak, yüksek nüfus artışı, yetersizsermaye birikimi, doğal kaynaklara bağımlılık ve finansman sorunlarıgibi nedenlerle bunu hayata geçirmekte gelişmiş ülkelere nazaran dahafazla zorlanmaktadırlar.

Bu aşamada küresel ölçekte ülkeler,yüksek maliyetlerinden dolayı sürdürülebilir uygulamaları belirli planve stratejiler doğrultusunda desteklemektedir. Zira hükümet, farkındalıkyaratmak başta olmak üzere, sürdürülebilirlik uygulamalarda öncü bir roloynamak mecburiyetindedir. Turizm sektöründe de sektörün bölünmüş yapısı,KOBİ’lerin finansman ve koordinasyon ihtiyacı, kamunun yönettiği politikaalanları ile sürdürülebilirliğin doğrudan ilişkisi (hava, su, diğerkaynaklar ve kültürel miras) ve hükümetin tasarrufunda çeşitli destekaraçlarının bulunması hükümetlere sürdürülebilir turizmin uygulama aşamasındabüyük bir sorumluluk yüklemektedir. Bu noktada TÜSİAD olarak, sadece turizmsektörüyle sınırlı olmamak koşuluyla, sürdürülebilir kalkınma anlayışınındevlet tarafından stratejik bir yaklaşım olarak benimsenmesi ve bu doğrultudadesteklenmesi gerektiğine inanmaktayız.

Değerli Katılımcılar,

Özellikle son yıllarda Türkiye’ninsahip olduğu birçok kültürel eserin T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı’nınyoğun çalışmalarıyla dünya mirası listesine dahil edilmesi “kültürelkaynaklar” bileşeninde küresel rekabetçiliğimizi artıran temel faktörlerinbaşında gelmektedir. Doğal, tarihi ve kültürel mirasın yer aldığı endeksteTürkiye bu gelişmeler sayesinde 28. Sırada yer alırken, sürdürülebilirlikkriterlerinin yer aldığı “Seyahat ve Turizm: Düzenleyici Çerçeve” endeksinde66., “Seyahat ve Turizm: Yatırım Ortamı ve Altyapı” kategorisinde ise142 ülke arasından 55. sırada yer bulunmaktadır. Dünya Ekonomik Forumunungerçekleştirdiği rekabetçilik endekslerinde ortaya çıkan sonuç Türkiye’ninküresel rekabetçiliğini artırması ve niteliksel bir sıçrama gerçekleştirmesiiçin özellikle çevresel sürdürülebilirlik ve doğanın korunması konularındadaha fazla odaklanması gerekliliğidir.

Türkiye’de turizmin rekabet gücüiçin hem doğru altyapının oluşturulması, hem de sürdürülebilirlik kriterlerininarzu edildiği şekilde benimsenmesinin önündeki en temel engel mevsimselliktir.Turizm sektörü faaliyetlerinin ağırlıklı olarak yılın belirli bir dönemineodaklanmasının özellikle ekonomik ve çevresel sürdürülebilirlik açısındanolumsuz etkileri olduğu açıktır. Bu noktada, düşük sezonların canlandırılmasıiçin yerel halkın ve çevrenin özel koşulları dikkate alınmalı; yılın farklıdönemlerinde gerçekleştirilebilecek alternatif turizm türlerine yönelimstratejik bir devlet politikası haline gelmeli ve yaygınlaştırılmalıdır.Mevsimselliğin yarattığı ana sorunlardan olan sektörde istihdamın sürdürülebilirliğininsağlanamaması konusunu ise başlıbaşına ele almak gerekmektedir.

Değerli Konuklar,

Türkiye’nin önümüzdeki 40 yılınıkapsayan bir yol haritasında sürdürülebilirliği göz ardı etmek mümkündeğildir. Biz TÜSİAD olarak bu konuyu sanayi çalışmalarımızda gündemimizinen üstüne almış durumdayız. Ancak, sürdürülebilirlik yaklaşımı tek birpaydaşın kendi başına altından kalkabileceği bir girişim değildir.Bu anlayışın ülke genelinde hakim kılınabilmesi için özel sektör-kamuişbirliğinin yanısıra yerel grupların ve sivil toplum kuruluşlarınında sürece aktif olarak dahil edilmeleri gerekmektedir. Benzer şekilde,toplu bir mutabakat ve ortak vizyon ışığında oluşturulacak güçlü birsürdürülebilir turizm politikası Türkiye'nin halihazırda büyümekte olanturizm sektörünün niteliksel gelişimine de büyük katkı sağlayacaktır.