TÜSİAD YÖNETİM KURULU BAŞKANI CANSEN BAŞARAN-SYMES’IN "EĞİTİMDE YENİ TRENDLER: STEM KONFERANSI” AÇILIŞ KONUŞMASI

Değerli konuklar,

TÜSİAD Yönetim Kurulu adına sizleri saygıyla selamlıyorum, hoş geldiniz.

Hepimiz biliyoruz ki ülkemiz ekonomisinin dünya ile entegrasyonu, sürdürülebilir büyümesi ve kalkınması için itici güç, hiç şüphesiz, iyi eğitimli insan gücü…

Yaratıcılık ve yenilikçilik; fark yaratmamızı sağlayacak, ülkemize rekabet avantajı kazandıracak en önemli unsurlardır.

Bilgi temelli ekonomide, “bilgi”yi üretecek ve kullanacak bireylerin de gerekli becerilere sahip olması büyük önem taşıyor. Bu becerilerin başında ise, “STEM”, yani fen, teknoloji, matematik ve mühendislik geliyor.

Dünya Ekonomik Forumu’nun Küresel Rekabetçilik Endeksi’ne baktığımızda ülkemizin 144 ülke içinde 45’inci sırada yer aldığını görüyoruz. Yine Dünya Ekonomik Forumu’nun eğitim-öğrenme ve istihdam temaları çerçevesinde yayımlamış olduğu “Beşeri Sermaye” raporunda, Türkiye 124 ülke arasında maalesef 68’inci sırada yer alıyor[1] .

Hem eğitimin niteliğini yükseltmek hem de ülkemizi küresel rekabette üst sıralara taşımak için aslında çare belli: Eğitimde erken yaşlardan başlayarak bilime, teknolojiye ve inovasyona, STEM konusuna daha fazla yatırım yapmaktan başka çıkar yolumuz yok. 

Birçok ülkede[2] , hem kamunun hem de özel sektör ve sivil inisiyatiflerin STEM konusuna artan ilgisi ve yatırımı dikkat çekiyor.

Örneğin ABD’de STEM eğitimi almış insan gücüne ihtiyaç duyan işlerin payı tüm işlerin %20’sini oluşturuyor[3] ve bu payın önümüzdeki yıllarda çok daha artması bekleniyor. Başkan Obama önderliğinde geliştirilen, “STEM: Global Liderlik için Eğitim” başlıklı “bütçe program teklifi”nde iddialı hedefler konmuş[4]:

*10 yıl içerisinde 100 bin mükemmel STEM öğretmeni yetiştirilmesi ve istihdam edilmesi hedeflenmiş.

*Yine 10 yıl içerisinde üniversitelerin, mevcuda ek olarak, 1 milyon STEM mezunu vermeleri hedeflenmiş.

*Kızların STEM alanlarına katılımını destekleyici aksiyonlar da öngörülmüş.

*Bu hedefler için ciddi bir bütçe ayrılması planlanmış.

STEM eğitimi konusunda ülkemizde de somut hedeflerin kamu tarafından ortaya konması ve tüm paydaşlarca bir seferberlik anlayışıyla sahiplenilmesine inanıyoruz. Ve inanıyoruz ki bu sahiplenme eğitimde son derece önemli bir fark yaratacaktır.

Sayın Konuklar,

Bilgi teknolojileri, hem başlı başına bir sektör olarak hem de geleneksel sektörlerde yarattığı etkiyle ekonomiyi dönüştürmekte. 53 kişinin çalıştığı ve sadece 5 yıllık bir şirket olan WhatsAPP 19 milyar dolara satılabiliyor. Türkiye’deki güncel örneği ise, 15 yıl önce kurulan online yemek sipariş platformu Yemek Sepeti’nin başarı hikayesi ve nihayetinde 589 milyon dolara satılması.

Teknolojinin bu artan rolü kaçınılmaz olarak eğitime de yansıyor. Örneğin, artık çocukların sadece oyun oynaması değil oynadıkları oyunları kodlamayı öğrenmeleri gerekiyor! İngiltere’de, 5 yaşından itibaren, yenilenmiş bir bilgisayar programlama dersi zorunlu ders olarak müfredata kazandırılmış durumda. Türkiye’de de Bilişim teknolojileri ve yazılım dersi ortaokul müfredatında mevcut. Günümüzde çocukların okuma yazma öğrenir gibi kod yazmayı, programlamayı öğrenmesi, dijitalleşen dünyaya en iyi şekilde hazırlanmaları için kritik önem taşıyor.

Bir diğer örnek; ABD’de Robot Yarışmaları bazı eyaletlerde resmi olarak tanınmış ve okullarda uygulanmakta. Burada püf nokta aslında çocuklar için STEM’i gerçek hayatla ve gerçek örneklerle buluşturmak. 

Değerli öğretmenlerimiz, öğretim üyelerimiz; 

Sizlerin misyonu bu ülke için hayati önem taşıyor. Sizler hem bilim öğretiyor, hem de küresel ve ülke ölçeğinde problemlerimizi çözecek, geleceğimizi şekillendirecek insangücünü yetiştiriyorsunuz. Bu görevi elbette tek başınıza yüklenmeniz beklenemez. Sizi destekleyecek ulusal eğitim politikalarının var olması büyük önem taşıyor. 

Hepimizin artık çok iyi bildiği PISA sonuçlarını, fen ve matematikteki bizleri üzen skorları tekrarlamayacağım. PISA’da başarısız olan ülkelerin daha sonra yaptığı iyi örneklerden yola çıkarak, biz de yaşadığımız “PISA Şoku”nu STEM alanında bir eğitim reformu yaparak iyileştirebiliriz.

Bir diğer uluslararası araştırma olan TIMSS’e baktığımızda, öğrencilerimizin matematik öğrenme motivasyonunda 1. fen öğrenme motivasyonunda da 2. sırada olduğunu görüyoruz. Gençlerimizin fen-matematik öğrenme motivasyonunu başarıya dönüştürebilmeliyiz. 

Reformların nasıl yapıldığı, en az içeriği kadar önemli.  TÜSİAD olarak, PISA verileri üzerine yayınladığımız “Türkiye için Veriye Dayalı Eğitim Reformu Önerileri” raporunda, reform yapma yönteminin önemine vurgu yapmıştık. Eğitim sistemlerini verilere dayanarak güncelleyen ve reform süreçlerine en geniş toplumsal kesimleri katan ülkeler, rekabet üstünlüğü çok daha rahat yakalıyor. Biz de eğitim sistemimize “veriye dayalı reform yapma” alışkanlığını kazandırmalıyız.

Eğitim dünyası, politika yapıcılar ve iş dünyası olarak, hep birlikte STEM eğitimini iyileştirecek adımları atabilir; bilim insanlarını, mühendisleri ve matematikçileri ülkemizde yükselen değer konumuna getirebiliriz.  

Bu düşüncelerle, STEM konulu bir konferansta sizlerle birlikte bulunmaktan büyük memnuniyet duyduğumu ifade etmek istiyorum.

Güçlü bir STEM eğitimi ile yaratıcı, yenilikçi, analitik ve eleştirel düşünen, problem çözme becerileri yüksek, kısaca 21. Yüzyıl becerilerine sahip bireyleri yetiştirebiliriz.

TÜSİAD olarak, değerli ortaklıkları için Bahçeşehir Üniversitesi’ne ve Georgia State Üniversitesi’ne teşekkür ediyor, tüm katılımcılar için yararlı bir konferans diliyorum.



[1] http://reports.weforum.org/human-capital-report-2015/rankings/

[2] ABD, İngiltere, Almanya, Hollanda, İrlanda, Finlandiya, Güney Kore, Hindistan

[3] http://www.brookings.edu/research/reports/2013/06/10-stem-economy-rothwell

[4] http://www.ed.gov/stem